7 Ocak 2009 Çarşamba


"..Yoksulların erdemleri hiç de karşı çıkılacak şeyler değil, bunun böyle olması da çok yazık. Sık sık yoksulların hayırseverlik karşısında gönül borcu duydukları söylenir. Bazıları öyledir ama, yoksulun kalitelisi hiçbir zaman gönül borcu duymaz. Onlar nankör, hoşnutsuz, dikbaşlı ve asi olurlar. Böyle olmakta da son derece haklıdırlar.
Hayırseverliğin gülünç derecede yetersiz bir kısmi borç ödeme yolu ya da duygusal sadaka olduğunu düşünürler, ki bu da genellikle bu duygusallığı gösteren kişinin onların özel yaşamları üzerinde zorbaca egemenlik kurması gibi bir küstahlığa yol açar.
Zenginlerin sofrasından dökülen bir-iki kırıntı için neden gönül borcu duysunlar ki? O sofraya onlar da oturmalıdırlar ve artık bunun farkına varmaya başlıyorlar. Hoşnutsuz olmaya gelince, böyle koşullar altında ve böylesi düşkün bir yaşam biçiminde hoşnutsuz olmayan kişi hayvanın tekidir.
Tarih okumuş herkes bilir ki, itaatsizlik insanın asıl erdemidir. İlerleme itaatsizlik yoluyla kaydedilir, itaatsizlik ve başkaldırı yoluyla."